Sayfalar

10 Ocak 2009 Cumartesi

SLOW FOOD

Slow Food ve Türkiye'deki Gelişimi / Cem Birder - Öğr.Gör. Tahsin Özbek - Tangör Tan
Slow Food, kâr amacı gütmeyen eko-gastronomik bir sivil toplum kuruluşudur. 1986 yılında İtalya’da Carlo Petrini ve 62 arkadaşı tarafından ulusal bir hareket olarak başlatılmış, 1989 yılında Paris’te 15 ülkeden delegelerin imzalarıyla uluslararası bir statü kazanmıştır.

Carlo Petrini, 50’li yaşlarda, sosyoloji eğitimi aldıktan sonra politika alanında çalışmış, doğduğu ve halen yaşadığı yörenin köklerine sıkı sıkıya bağlı, geleneksel tarım ve yemek kültürleri ile biyoçeşitliliğin korunmasına kendini adamış biridir. Fast food’un en önemli temsilcilerinden biri olan McDonald’s’ın Roma’da ilk şubesini açtığını görünce, kültürel mirası ve biyoçeşitliliği koruma düşüncesiyle, yaşamımızı tekdüzeleştirmeye çalışanlara karşı Slow Food hareketini başlatmıştır.

Carlo Petrini’ye göre yediklerimiz ‘temiz’ bir şekilde doğaya, insan sağlığına ve hayvan refahına zarar vermeden üretilmiş olmalı, üreticiler emeklerinin karşılığını ‘adil’ olarak almalı ve yediklerimizin tadı ‘iyi’ olmalıdır.

Günümüz dünyasının, ‘modernlik’ adı altında hayatın gerçek ritminden koparak hızlanmasına ve doğallığını yitirmesine tepki olarak ortaya çıkan ve hareket noktasını yemek kültüründen alan Slow Food, biyoçeşitliliği korumayı, yerel olana dönmeyi, çevre duyarlılığını arttırmayı ve insana odaklanmayı misyon edinmiştir. Yiyecek üreticileri arasındaki bir ağdır ve üreticiler hareketin ana kaynağıdır. Yiyeceklerimizin kimler tarafından, nasıl üretildiğini bilmek ve bu konuda farkındalık yaratmak Slow Food’un en önemli ilkesidir. Ziraat, ekoloji ve kaybolan kültürel mirasın korunması konularında aktiftir. Hareketin gönüllüleri ‘tüketici’ değil, ‘yardımcı üretici’dir. Slow Food, yiyecek üreticileri ile yardımcı üreticiler arasında iletişim sağlar. Basit bir gurme organizasyonu değil, çok yönlü bir harekettir. Amaçları şunlardır:

- Doğayı ve biyoçeşitliliği korumak.
- Hayatın ritmiyle uyumlu olmak.
- Kültürel mirası korumak.
- Geleneksel bilgiyi yüceltmek.
- Yerel üreticiye destek olmak.
- Yiyeceği tanımak ve nasıl üretildiğini bilmek.
- Çiftçi, işçi ve köylünün ürettiği eşsiz ürünlere ulaşmaya çalışmak.
- Lezzet eğitimleri vermek ve bu eğitimleri yaygınlaştırmak.
- Soframızı bir şenliğe dönüştürmek.

Convivium (yerel topluluk)

Dünya Slow Food ağının temel birimi olan convivium (yerel topluluk), bulunduğu toplumun özelliklerini yansıtır. Her Slow Food üyesi, bulunduğu bölgede kendisine en yakın yerel topluluğa üyedir. Yerel topluluk lar Slow Food felsefesini geliştirmekte ve yaymakta, Slow Food ağı içindeki bütün yiyecek üreticileriyle iletişime geçmektedir. Slow Food’un yerel topluluklar için belirlediği görevler şunlardır:

- Hareketin felsefesini yaymak ve geliştirmek.
- Üye katılımlarıyla hareketi büyütmek.
- Sürdürülebilir tarımın ve tarım bilgisinin gelişmesine katkıda bulunmak.
- Hareketin ulusal ve uluslararası projelerini yaymak ve desteklemek.
- Yerel kurumlar, gastronomi kuruluşları, eğitim kurumları, üretici birlikleri, çevre koruma kuruluşları ve basın-yayın organlarıyla ilişki kurmak, ortak çalışmalar organize etmek.
- Diğer yerel topluluklarla ortak çalışma ve birlikteliği sağlayacak ilişkiler kurmak.

Ülkemizde, 4’ü İstanbul’da olmak üzere, Ankara, Bodrum, Çeşme, Didim, Gaziantep, Gökçeada, Iğdır, İzmir, Kars, Samsun ve Tire’de, 15 yerel topluluk bulunmaktadır:

Terra Madre

İlki 2004 yılında Torino’da gerçekleştirilen, Dünya genelindeki yiyecek üretici topluluklarını buluşturan bir organizasyondur. İki yılda bir düzenlenen ve eylül 2008’de üçüncüsü gerçekleştirilecek olan bu buluşmaların amacı, ‘iyi, temiz, adil’ üretim esasını benimseyen yerel yiyecek toplulukları, üreticiler, aşçılar, akademisyenler arasında bilgi alışverişi sağlamak ve bu alışverişi sürekli hale getirmektir.

2007 itibariyle Slow Food hakkındaki bazı bilgiler şöyledir:

Toplam üye sayısı: 73 483
Yerel topluluk sayısı: 1003
Yerel toplulukların yeraldığı ülke sayısı: 77
Terra Madre’ye katılan ülke sayısı: 150
Etkinlik gösterilen ülke sayısı: 123

Gastronomi Bilimleri Üniversitesi (UNISG)

Dünyanın ilk gastronomi üniversitesidir. İtalya Cunea’daki bu üniversite, yoğun eğitimi ve stajlarıyla Slow Food’un en önemli kuruluşudur. Dünyanın çeşitli yerlerinden gelen öğrencilere, insanlık ve kültür, geleneksel yiyeceklerin korunması, biyoçeşitlilik, yiyecek teknolojisi gibi konularda, lisans ve yüksek lisans düzeyinde eğitim-öğretim verilmektedir. ( http://www.unisg.ig/)

Slow Food Biyoçeşitlilik Vakfı

Slow Food, üreticilere ürün kalitesini arttırma yolunda destek vererek biyoçeşitliliği korumaya katkıda bulunmayı hedeflemektedir. 2003 yılında kurulan bu vakıf, dünya mirasını korumaya yönelik olarak geleneksel yiyecek üretimini, sebze, meyve ve tahıl üretimini, hayvansal üretimi korumaya yönelik projeleri desteklemektedir. Bu projelerden ikisi şöyledir:

Ark of Taste (Lezzet Kanalı): Dışlanmış, unutulmuş ve kaybolmak üzere olan yiyecekleri tanıtmak, kataloglamak ve arşivlemek amacıyla 1996 yılında İtalya’da başlatılmıştır.

Presidia: Zanaatkâr yiyecek üreticilerine doğrudan yardım etmek amacıyla 2000 yılında İtalya’da başlatılmıştır. 2 projeyle yola çıkılmış, dünya çapında 270 projeye ulaşılmıştır. Bu küçük ölçekli projeler, geleneksel yöntemlerle üretim yapan üreticileri bulundukları bölgelerde desteklemekte ve ürettiklerine pazar bularak onları korumaktadır.

İçinde bulunduğumuz sistem, bir milyarı açlık çeken, bir milyarı obeziteden muzdarip iki milyar insanın gıda ve sağlık hakkını reddetmektedir. Güvenli, lezzetli, nitelikli ve kültürel açıdan elverişli gıdalar üretme yetisine sahip değildir. Yeryüzü kaynaklarını (su, enerji vs.) müsrifçe kullandığı için herkese yetecek kadar gıda üretememekte, aşırı kimyasal kullanımı ve GDO’larla doğayı tüketmektedir. Kaliteli gıda insani bir haktır. Hindistan’daki dini kaynaklarda bütün canlı türlerinin gıdayla şekillendikleri kayıtlıdır; insanlar yaşamak için gıdaya bağlı olduklarına ve öldükten sonra gıdaya dönüştüklerine inanırlar.

Doğanın verimliliğini yalnız nicelik açısından değerlendirmemeliyiz. Doğanın milyonlarca yılda oluşturduğu bilgiye güvenmeli ve saygı duymalıyız. İçimizdeki varolma azmi bizim gücümüzdür. Yüzyıllardır nesillerin hayatta kalmasını sağlayan ve alçakgönüllü insanların elinde olan geleneksel bilgiyi koruyup sürdürmeliyiz. Geleneksel üretim yapan çiftçiler ‘toprağın entellektüelleri’dir. Geleneksel üretim tarzını, yerel yemekleri ve yerel pazarı yeşertmeliyiz. Çiftçilerin, balıkçıların ve hayvancılıkla uğraşanların bilgilerini desteklemek için Slow Food hareketi olarak dünyanın her yerinde cesur olmalıyız. Onların tekniklerini üniversitelerimize taşıyarak daha da güçlenebilir, üniversiteleri üreticiler ile akademisyenlerin aynı düzeyde konuştuğu bir yer haline getirebiliriz. Deneyim ve bilgilerin evrensel olarak paylaşılması insanoğlunun en güçlü yanıdır; bilgi alışverişini ve projeleri sıklaştırmalıyız. Ekonomiyi etik değerlerden bağımsız düşünmemeliyiz.

Carlo Petrini, dünya üzerindeki herkesi küçük üreticilerin haklarını, bilgilerini ve yaratıcılıklarını savunmaya çağırmaktadır. İsteyen herkes en yakın yerel toplulukla iletişime geçerek Slow Food’a üye olabilir, çalışmalara katılabilir, üretime destek olabilir.

http://www.slowfood.com/

Hiç yorum yok: